Çağımızın Hastalığı Anksiyete – Prof. Dr. SEFA GÜLTÜRK

Çağımızın Hastalığı Anksiyete

Anksiyete belirtileri korkuya benzeyen fakat nedeni kesin belirlenemeyen veya bilinçdışına bağlı olan belirtiler bütündür.Başka bir diyişle anksiyete; nedeni bilinmeyen, içten gelen, belirsiz, korku, kaygı, sıkıntı, kötü bir şey olacakmış endişesi ile yaşanan bir bunaltı duygusudur. Aslında yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan bir çeşit alarm duygusudur. İçten ya da dıştan gelen tehlikeler ya da tehlike beklentilerine karşı yaşanan bir tepkidir. Çok hafif gerginlik ve tedirginlikten panik derecesine varan değişik yoğunluklarda olabilir. Anksiyetenin patolojik özellikleri yanısıra uyuma dönük işlevi de vardır. İç ve dış tehlikelere karşı koruyucu, uyarıcı, önlem alınmasını sağlayan bir yönü de vardır. Algılanan bu tehlikelere karşı benlik (ego) savunma düzeneklerini kullanarak başetmeye, önlem almaya, kendini korumaya çalışır. Eğer benlik gücü yerindeyse sorun çözülür. Bu nedenle her zaman patolojik ve normal anksiyete arasında ayrım yapılmalıdır ve bu ayrımı yapmak kolay olmayabilir. Çünkü olgularda değişik derecelerde otonomik uyarılma ve tepkisellik vardır. Anksiyete fiziksel ağrıya benzer şekilde, öğrenme ve uyumda önemli rol oynar, davranış değişikliklerine neden olabilir.

DSM IV’de anksiyete bozuklukları aşağıdaki şekilde sınflandırılmaktadır:

Agorafobi olmadan panik bozukluğu
Agorafobi ile birlikte panik bozukluğu
Panik bozukluğu öyküsü olmadan agorafobi
Özgül fobi
Sosyal fobi
Obsesif-kompulsif bozukluk
Travma sonrası stres bozukluğu
Akut stres bozukluğu
Yaygın anksiyete bozukluğu
Genel tıbbi duruma veya madde kullanımına bağlı anksiyete bozukluğu
Başka türlü adlandırılamayan anksiyete bozukluğu
Anksiyete bozuklukları yaşanılan belirtiler, seyri ve ortaya çıkaran etkenlerle   birbirinden ayrılırlar. Anksiyete bozukluklarının tanı koymamızı sağlayan belirtileri panik atakları, beklenti anksiyetesi, yaygın anksiyete, kaçınma davranışları ile obsesyon ve kompulsiyonlardır.

Anksiyete Krizi Sırasında Ne Yapılmalı?
Anksiyete krizini hissetiğinzde 3-3-3 kuralını uygulayın.

Peki bu 3-3-3 kuralı nedir? Öncelikle çevrenizde gördüğünüz 3 şeyin adını söyleyin. İkici olarak duyduğunuz 3 sesi tekrarlayın. Son olarakta vücudunuzda ki 3 bölümü hareket ettirin.(bilekler, parmaklar ve kollar) Bir anksiyete krizinin başladığını hissettiğiniz anda bu kuralı uygulamanız zihninizde oluşan ve sürekli tekrarlanan  kaygılı düşünceleri azaltıp  sakinleşmenize yardımcı olacaktır

Vücudunuzu her zaman dik tutun ve ayağa kalkın.

Kaygı veya da korku hissettiğimiz zamanlarda bilinç altımız bize bir motivasyon mesajı verir. Bu mesajla öne eğilerek kalbimiz ve akciğerlerimizin de bulunduğu vücudumuzun üst kısmını korumaya çalışırız.Bu doğal reaksiyon anlık çözüm için omuzlarınızı geriye atın ve omuzlarınız dik bir şekilde ayağa kalkın, daha sağlam basın. Bu sayede vucüt herşeyin normal olduğunu algılayıp sakinleşmenize yardımcı olur.

Şimdi ve burada ya odaklanın, An’ı yaşayın.

Ankiyete ve kaygı bozuklukları geleceğe odaklanmış bir zihin durumudur. Şuan tam burada ne oluyor değilde birazdan olacaklar hakkında kaygılanmaktır. Kendinize “Şu anda tam olarak ne oluyor?”, “Güvende miyim?”, “Şu anda yapmam gereken bir şey var mı?” diye sorun. Kaygılanmanıza neden olacak bir şey olmadığını kendinize bilinçli olarak hatırlatın ve şunu unutmayın ki ne dünde kalıp ne de yarına bakarak bugünü belirleyemeyiz. Dünü değiştrecek yarına yön verecek yine bugündür…

Derin nefes alıp verin.

Derin ve eşit nefesler alarak sakinleşmenizi ve kaygılanamayacak Bir şey olmadığını fark ettirecektir size. Böylece sakinleşerek daha rahat odaklanabillirsiniz.

Düşüncelerinizin doğruluğunu irdeleyin yeniden kontrol edin.

Anksiyete yaşayan bireyler genellikle en kötü olasılığa odaklanırlar bu da onlarda  ileri seviyede bir kaygı yaratır.  Bu düşüncelerinizin ne kadar gerçekçi olduğunu yeniden değerlendirin.

Kısa molalar verin.

Zihninizi bu kaygılı düşüncelerden uzaklaştırmak için otramdan uzaklaşmak kısa biir yürüyüş yapmak veya fiziksel bir meşguliyet o anda dikkatinizi dağıtmanızı sağlayacaktır. Bu durum kontrolü yeniden elinize almanızı sağlayacaktır.

Krizin başlayacağını hissettiğiniz anda şekerden uzak durun.

Stresli olduğumuz durumlarda her ne kadar bir parça çikolata birçoğumuzun aklına ilk gelen şey olsa da yapılan araştırmalarda şeker tüketiminin anksiyeteyi olumsuz etkilediği biliniyor.Atağı hissettiğiniz anlarda en iyi gelen şey bir bardak su olacaktır.

Fakat bu önlemlerin çoğu anlık çözüm yollarıdır. En doğrusu bu alanda biruzmans başvurmak ve uzman yardımıyla ilerlemektir. Biz Neuroline ekibi olarak bu alanda yetkinliğimiz ve yeterliliğimiz doğrultusunda gelen danışanlarımıza en iyi şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz.