Bipolar Bozukluk – Prof. Dr. SEFA GÜLTÜRK

Bipolar Bozukluk

Bipolar Bozukluk kişisel bir zayıflık değildir, tedavi edilebilir tıbbi bir bozukluktur.

Bipolar bozuklukta yaşamsal olaylarla kısmen veya tamamen ilişkisiz olarak uzun süren ve yoğun duygu durum değişiklikleri olur. Bu değişimler kişinin davranışlarını, fiziksel ve ruhsal sağlığını, kişinin işlevlerini ve günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler.

Hepimizin günlük yaşamında inişli-çıkışlı duygusal anları vardır. Duygularımız üzüntü, sevinç, heyecan, korku, endişe ve bunun gibi bir çoğu arasında gidip gelir. Aslında günlük hayatın devamı için bu duygu değişimleri yaşanmalıdır.

Her yaşta belirtiler gösterebilen ancak genelde ergenlik döneminde ve erişkinlikte ortaya çıkan bir durumdur.

Sıklıkla depresyon dönemlerinde veya travma sonrası stres bozukluğuyla ortaya çıkmakta ve  manik dönemler sonraki yıllar ortaya çıkmaktadır. Her 100 kişiden 1-2’sinde görülür. Tüm dünyada benzer sıklıkta görülmektedir. Kadın erkek arasında görülme sıklığı açısından fark yoktur.

Bipolar Bozukluk Süreci Nasıl İlerler?

Bipolar bozukluk başlangıçta mani veya depresyon dönemli ile kendini gösterebilir. Başlangıç dönemi ile ikincisi arasında “sessiz” dönem olabilir, 3-10 yıllık ara gibi. Danışanların % 90’ında  tekrarlar. Atak dönemlerinin süresi, sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Alkol ve yasak madde kullanımı durumun seyrini kötü etkiler, ya dönem uzar veya ataklar sıklaşır.

Tek bir nedene bağlanamayan bipolar bozukluk yapılan bilimsel çalışmalarda nörotransmiter denilen beyin kimyasallarının dengesinde ve iletiminde sorun olduğu gösterilmiştirç Kesin nedeni bilinmiyor olsa da genetik, biyokimyasal ve çevresel nedenlerden kaynaklanan bir bozukluk olduğu kabul edilir. Bipolar bozukluk her yaşta ve her cinsiyette ortaya çıkabilir, kişilerin psikolojik yapıları, sosyal durumları ile ilişkili değildir. Stres ve yaşam olayları bipolar bozukluğu tetikleyebilir. Bipolar bozukluğun ilaç tedavisi ile olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Ancak bazı durumlarda ilaç tedavisi tek başına hastaların tüm gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Bu nedenle son yıllarda, hastalık belirtilerinin yanı sıra yaşadıkları psikolojik ve sosyal sorunlar da tedavinin bir parçası olarak ele alınmaya başlamıştır. Bu psikolojik tedavilerin amacı, hastanın bağımsız olarak yaşamını sürdürmesine destek olmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.

En önemli psikolojik tedavi hastanın ve ailenin hastalık hakkında bilgilenmesidir.

Psikoterapinin ilaç tedavisinin yerine geçmediği ve ilaçla birlikte uygulandığı unutulmamalıdır. Psikoterapi hastanın iyilik döneminde uygulanır.